15 Aralık 2010 Çarşamba

Çocuk ve Yalan

Çocuğunuzun yalan söylediğini farkettiğinizde öncelikle sakinleşin. Öfke, endişe ve çaresizlik duygularının sizi esir almasına izin vermeyin. Unutmayın ki tüm çocuklar yalan söyler. Yalanlar, yaşa bağlı olarak değişebiliyor.
Çocuklar yalan söylediğinde anne-babalar çok kaygılanır. Bunun bir alışkanlık haline gelmesinden korkar ve ne yapacaklarını şaşırabilirler. Ceza mı verilmeli? Bu seferlik görmezden mi gelmeli? Oturup konuşmalı ve öğüt mü verilmeli?
Psikoloji İstanbul’dan çocuk ve ergen uzmanı psikolog Sevilay Kahveci, “Çocuklar ve Yalan Söyleme Alışkanlıkları” konusunda anne-babalara yol göstermek amacıyla çeşitli bilgiler verdi.
0-3 Yaş: Çok küçük çocuklar için hayal ile gerçek ayrımı henüz yoktur. Bu nedenle iki yaş civarı çocuklar olayları olduğundan çok farklı şekillerde anlatabilirler. Bu dönemde yaşanılan olaylar abartılabilir ve anlatılanlara hayali kahramanlar eklenebilir. Çocuklar büyüdükçe hayal ile gerçeği birbirinden daha rahat ayırabilmeye başlarlar ve böylece hayaller ve abartılar giderek azalır.
4-6 Yaş: Bu yaşlarda çocuklar daha çok cezadan kaçınmak ya da istedikleri bir şeyi elde edebilmek amacıyla yalan söylemeye başlarlar. Bu aynı zamanda gelişimlerinin önemli bir parçasıdır. Zira yalan söyleyebilmek, çocuğun başkalarının ne düşündüğünü ve onların kendisininkilerden farklı olabileceğini anlayabilme, onları etkileyebileceğini fark etme ve kendi davranışlarını bu amaca uygun bir şekilde kontrol etme becerilerinin geliştiğini de göstermektedir.
7-11 Yaş: Okulla birlikte artık çocuk için evin dışında yeni bir hayat başlar. Önceki dönemdekilerden farklı olarak çocuk artık kendi hayatı ile ilgili yalanlar söyleyebilir. Bazen arkadaşlarına uyum sağlamak, bazen yaşadığı yetersizlik hisleri ve özgüven eksikliği ile başa çıkabilmek için yalana başvurabilir.
Ergenler: Ergenliğe gelindiğinde artık çocukların kendi ruhsal dünyalarını ebeveynlerinkinden ayırma zamanı gelir ve çoğunlukla yalanlar da bu amaç etrafında oluşur. Arkadaşlarla anne ve babanın bilmediği şeyleri yapmak gencin kendine yeni bir dünya yaratma çabası olarak değerlendirilebilir. Bu dönemdeki en büyük risk çocuk ve anne-babaları arasında yaşanabilecek olan sorunların kolayca bir güç savaşına dönüşebilmesidir.
Yalan söylediği anda
• Çocuğunuzun yalan söylediğini fark ettiğinizde hayal kırıklığı, öfke, endişe ve çaresizlik gibi duygular yaşayabilirsiniz. Önce kendinize biraz zaman tanıyın ve sakinleşin.
• Üstü kapatılmaya çalışılan şeye odaklanın.
• Çocuğunuz ne kadar sık yalan söylerse söylesin ona “yalancı” diye hitap etmeyin.
• Karşılaştığınız durumu yalan söyleme ya da yalancılık yerine başka şekillerde ifade etmeye çalışın (biraz kafan karıştı herhalde vs).
• Gerçeği biliyorsanız bunu çocuğunuzla paylaşın.
• Olumsuz davranışın ve söylenen yalanın sonuçlarını net olarak belirleyin.
• Yalan söylemek bir çocuk için yardım çığlığı olabilir. Onu dinleyin.
Güç savaşına girmeyin, tuzak kurmayın
• Özellikle daha büyük çocuklar yalan söylediğinde bu durum aile içinde zaman zaman bir güç mücadelesi haline döner. Aile çocuğa itiraf ettirmeye çocuk da reddetmeye kararlıdır. İki taraf da birbirini yıpratır. Bu güç savaşının sonunda (o an içn hangi taraf kazanırsa kazansın) iki taraf da kaybeder, zira çocuk ile kurulan ilişki bozulur. Çocuk ve ebeveynler birbirlerine öfkelenirler ve iletişim tamamen kesilir. Bu da çözümü imkansız kılar.
• Çocuğunuza disiplin kazandırmak için bazı yaptırımlar kullanmanız kaçınılmazdır ancak çok ağır yaptırımlar ya da cezalar çocuğun kendini güvende hissetmemesine yol açar. Kendini güvende hissetmeyen çocuklar da kendilerini korumak için yalana başvurabilirler. Çocuğunuz yaptıkları nedeniyle sıkça yalana başvuruyorsa disiplin yöntemleriniz mutlaka gözden geçirin.
• Yalan söylemesi için ona tuzak kurmayın. Okul müdürü sizi arayıp çocuğunuzun okulda olmadığını söylediğinde eve gelen çocuğa “bugün neredeydin?” diye sorduğunuzda size yalan söyleyecektir ve siz istemeden onun yalan söylemesini teşvik etmiş olursunuz. Bu durumda anne-baba iyice çileden çıkar, çocuk ise kendini kapana sıkışmış hissederek onlara karşı güven duygusunu yitirir. Güvenin olmadığı yerde dürüstlük olmaz.
• Çocuğunuz size bir süredir yalan söylüyorsa hangi yöntemi kullanırsanız kullanın hem sizin hem de çocuğunuzun zamana ihtiyacı olduğunu unutmayın.
• Çocuğunuzu karşınıza alıp bu yanlış davranış ile ilgili uzun nutuklar çektiğinizde çocuk ya dinlemekten kaçınacak ya da suçluluk hisleri ile içine kapanacaktır. Her iki durumda da çözüm için adım atmak zorlaşacaktır.
Alıntıdır

14 Aralık 2010 Salı

Düzenli ve doğal besinlerle beslenme

Hormon ve genetik töntemler kullanılmadan, biyolojik yöntemlerle üretilen doğal besine ilgi artıyor. "VİTAL" adlı derginin son sayısında yayınlanan bir anketin sonuçlarına göre, kadınların yüzde 56`sı, erkeklerin ise yüzde 39`u ekolojik ürünlerin kullanılmasını önemli buluyor. Araştırmanın ortaya koyduğu diğer bir istatistiğe göre, Almanya`da halkın yüzde 48`i meyve ve sebze tüketiminde ekolojik yöntemlerle ürünleri tercih ediyor.
Et ve balık ürünlerinde bu oranın yüzde 31 olduğu belirtilen araştırmada, yumurtada halkın yüzde 25`inin, ekmekte yüzde 13`ünün ve meyve sularında yüzde 10`unun ekolojik ürünleri tercih ettiği görülüyor. Araştırmaya göre halkın yüzde 26`sı, ekolojik ürünler kullanmıyor.
Yaşla birlikte artıyor
Araştırmanın ortaya koyduğu bir diğer sonuca göre, ekolojik ürün tüketimi, yaşla birlikte artıyor. Bu ürünleri tercih edenlerin oranı, 14-29 yaş grubunda yüzde 37 iken, daha ileri yaştakilerde yüzde 50 ve üzerinde oluyor.

Şifayı doğal yollarla bulabilirsiniz

Uzmanlar, en ufak bir ağrı veya ateşte hemen antibiyotik ve ağrı kesicilere son derece sağlıksız olduğunu söylüyorlar. Peki bu ağrılarla nasıl başedeceksiniz? Cevap basit: Doğal yollarla. Kimi zaman evlerimize sıklıkla giren besinler, kimi zamansa hiç kullanmadıklarımız imdadımıza yetişebiliyor. Yeter ki hangi besinin hangi rahatsızlığa iyi geldiğini bilelim.

Avokado:Sindirimi çok rahat olan bu meyvanın, içerdiği E vitamini kalbe iyi gelir, yüksek potasyum da dinç tutar ve insanı depresyona sokan uyuşukluluk ve rahatlığı üzerinden atar. Vücudun kolesterol oranını ayarlar. Teninizin sürekli hücre yenilemesine neden olur. Ancak, yağ oranı bir çikolata kadar yüksek olduğundan zayıflamak isteyenlerin yememesini öneririz.

Patates:Orta boy bir patates, bir insanın bir gün içinde alması gereken C vitaminini içerir. Mutluluk hormonu da denen beyindeki serotonin adlı kimyasal maddenin kendisini yenilemesini sağlar.

Nane: İdrar söktürücü özelliğe sahiptir. İçerdiği mentol, midenin normal işlevini görmesine neden olur. Vücuda giren grip mikrobuna karşı savaştığı gibi, ileri yaşlarda ülsere yakalanma riskini de azaltır. Sabahları mide bulantısını keser. Nane çayı, baş ağrısı, stres gibi hastalıkların yanı sıra mide yanmasına da bire birdir. Ancak nane çayını aç karnına değil, tok karnına içiniz.

Elma: İçindeki C vitamini ve pektin oldukça faydalıdır. Kolesterolü düşürür, protein, vitamin ve doğal kimyasallar sayesinde sindirime yardımcı olur. Sindirimi kolaylaştırır. Bağırsak sorunları çeken kişiler için dengeleyici ve normalleştirici besin olarak nitelenirler.

Kayısı: İçindeki beta karoten adlı madde hücrelere saldıran molekülleri kontrol altına alarak, kanseri önler. Bir kayısı ne kadar parlaksa, içindeki beta karoten oranı o kadar yüksektir. İçerdiği kalsiyum ve magnezyum, gırtlak yanmalarını engeller. Kuru kayısıya rengi bozulmasın diye eklenen sülfür dioksit, astım gibi alerjilere iyi gelir.

Hindistan cevizi: İçerdiği myristin adlı madde kusmayı engeller, basur tedavisinde birebirdir. Ancak fazlası basur için tehlikelidir.

Arpa: İçerdiği kalsiyum ve potasyum gibi mineraller ile B vitamini vücuda direnç kazandırır. Ayrıca ABD'deki bir araştırma, 6 ay boyunca her gün arpa ürünü şeylerin yenmesinin kolesterol oranını yüzde 15 düşürdüğünü kanıtladı.

Enginar:Vücuttaki zehiri atma etkisi sayesinde başta romatizma olmak üzere gut hastalığı ve eklem yanmasına karşı birebirdir. Folik asit ve potasyum kemikleri güçlendirir.

Domates:C vitamini boldur.

Tahıl:İçerdiği doğal kimyasallar, romatizmanın yol açtığı eklem yanmaları ve romatizmal ağrıları hafifletir.

Kekik:Timol adı verilen bir tür doğal yağ, vücuttaki diğer yağların parçalanmalarını sağlar. Kekik yağı banyoda sürüldüğü zaman romatizma ağrılarını büyük oranda azaltır.

Zencefil:Uyarıcı etkileri kan damarlarını genişletip kan dolaşımını artırarak romatizma ağrıları ve yanmaları yok eder. Sindirime yardımcı olur. Mide bulantısını giderir. Enerjinizi artırır. Seyahatin ve otomobilde uzun süre gitmenin yol açtığı bulantı ve rahatsızlıkları azaltır.

Hurma:Türüne göre değişse de hurmaların birçoğu yüksek oranda demir içerir. Besin değeri yüksek ve önemli bir enerji kaynağıdırlar. Doğal müshil etkisine sahiptir. Kurutulmuş olanlarına göre daha yüksek oranda su ve daha düşük kalori içerir.

Biberiye: Kimyasal içerikleri sayesinde doğal bir ağrı kesici görevi görür.

Muz:İçerdiği yüksek oranda B6 vitamini sayesinde kadınların adet dönemi sancılarını büyük oranda azaltır. Doğal bir ağrı kesici gibidir.

Tarçın: Koli basilinin üremesini önler. Limon çayına balla birlikte eklenerek içildiğinde hem nezlenin yol açtığı boğaz ağrılarına hem de adet dönemi sancılarına iyi gelir.

Mayan kökü:Antivirüs etkisi vardır. Karaciğeri korur. Adrenalin salgılanmasını dengeler. Stresle başa çıkabilmek için gerekli olan kortizol hormonunu salgılatır.

Papatya:Bitkisel yağ ve kimyasallar içerir. Çay olarak içildiğinde sindirime yardımcı olur, karın ağrılarını dindirir. Bağırsak yollarında toplanan gazı çıkartır, sindirim sistemini düzenler, mide ağrısını keser. Sıcak bir banyonun ardından hazırlanacak papatya çayı torbaları, egzamanın neden olduğu kaşıntı ve yanmaları alır.

Acı pul biber: Portakaldan 3 kat daha fazla oranda C vitamini içerir. Capsantin adlı kimyasal madde zona hastalığının neden olduğu ağrıları dindirmek için yapılan kremlerde kullanılır.

Portakal suyu: Bir bardak portakal suyu günlük C vitamini ihtiyacınızın tamamını karşılar. İçindeki potasyum vücudun su dengesini korur; cildin kurumasını, kırışıklıkların meydana gelmesi önler.

Portakal yağı: Susam yağıyla karıştırılarak kullanıldığında iyi bir cilt yağı elde edilir. Ayrıca;selülitli bölgelere portakal yağıyla masaj yapılması tavsiye edilir..

Hastalıklarla doğal yoldan başedin

Günde dört-altı fincan yeşil çay içmenin, mide, kolon ve meme kanseri riskinde önemli ölçüde azalma sağladığı belirtilmektedir. Türkiye`de tüm ölümlerin ilk sırasında koroner kalp hastalıkları gelmektedir,kadınlardaki kanser vakalarının yüzde 60`ının, erkeklerdeki kanser vakalarının ise yüzde 40`ının beslenme alışkanlıklarına bağlı olduğu bilinmektedir.
Sağlıklı beslenme için, doğal olarak içerdikleri fizyolojik aktif bileşenler ile sağlıklı beslenmeye katkıda bulunan fonksiyonel besinler şöyledir:
Tam buğday unundan yapılmış ekmek ve soya kalp hastalıklarında azalma sağlıyor.
Havuç, kanser riskini azaltıyor. Brokoli, lahana ve brüksel lahanası akciğer, mide ve kolon kanserlerinde azalmaya neden oluyor.
Soğan, pırasa, elma, kalp riskini azaltıyor.
Günde dört-altı fincan yeşil çay, mide, kolon, meme kanseri riskinde azalma sağlıyor.
Günde 25 gram soya proteini, kötü kolesterolü düşürüyor. Günde 60 gram soya menopoz semptomlarında azalma sağlıyor.
Sarmısak kan basıncını düşürüyor. Günde bir diş sarımsak kolesterolü azaltıyor.
Günde beş-dokuz porsiyon sebze ve meyve kolon, meme ve prostat kanserinden koruyor, kalp-damar hastalıklarını önlüyor.
Taze meyve ve sebze, yaşlanmayı geciktiriyor
Sıcak yaz günlerinin vazgeçilmez besinlerinden taze meyve ve sebzelerin yaşlanmayı geciktirmedir.

Taze meyve ve sebzeler, içerdikleri bol miktardaki A ve C vitaminleri ile hücrelerin yıpranmasını engelleyerek yaşlanmayı geciktiriyorlar.

Özellikle yaz aylarında bol miktarda tüketilmesi tavsiye edilen taze meyve ve sebzelerin içerdikleri A ve C vitaminleri ile vücudu birçok olumsuz etkiye karşı korumaktadır.

Genel vücut sağlığının korunması açısından, bol miktarda A ve C vitamini içeren meyve ve sebzeler vazgeçilmez besin kaynaklarıdır.Kayısı, portakal, havuç, domates, şeftali ve üzüm gibi meyveler ile yeşil yapraklı sebzeler A ve C vitamini bakımından oldukça zengin besinlerdir. Bunlarla birlikte meyve ve sebzelerin geneli, A ve C vitaminlerinin içeriğinde bulunan antioksidan maddeler nedeniyle genel vücut sağlığının korunmasında çok faydalıdırlar. Antioksidan maddesi, vücudun bağışıklık sistemini güçlendirerek birçok hastalığa karşı direnci artırır, hücreleri dış etkenlere karşı korur ve hücrelerin yıpranmasını engeller. Özelikle A vitamini vücudu mikroorganizmalara karşı koruma özelliğine sahiptir. Antioksidan maddesinin bu özelliği ile meyve ve sebzeler, yaşlanma etkilerini geciktirir. Ayrıca, hücrelerin yıpranmasını engellediği için meyve ve sebzelerin kansere karşı koruma sağladığı da söylenebilir. Çünkü kanser, hücrelerin kendini yenileyememesi sonucu ortaya çıkmaktadır.
Hijyene Dikkat
Gerekli hijyen sağlanamadığı takdirde meyve ve sebzeler birçok zararlı sonuçlar ortaya çıkarır.Meyve ve sebzeler, özellikle tarım ilaçlarından arındırılması için bol su ile yıkanmadan kesinlikle yenmemelidir. Meyve ve sebzelerin üzerlerine işleyen tarım ilaçları, kısa sürede etki yapmamakta, ancak vücutta birikerek ileriki zamanlarda ciddi enfeksiyonlara yol açmaktadırlar. Sindirim rahatsızlığı olmayan insanların iyice yıkadıkları sebze ve meyveleri çiğ olarak yemeleri vitamin kaybını önlemek açısından daha faydalıdır. Ayrıca, soyulan meyve ve sebzeler de bekletilmeden tüketilmelidir.

Vücut sağlığının korunmasında meyve ve sebzeleri, sigara tiryakileri, yaşlılar, çocuklar, gebe ve emziklilerin diğer insanlara göre daha fazla tüketmeleri gerekmektedir.

Alfalfa Ekstresi
Alfalafa, mineral ve besleyici gıdalar yönünden çok zengindir. Yaprakları, yüksek oranda magnezyum, potasyum, karoten, protein, E ve K vitaminleri içerirler. Özellikle böbrekler, idrar yolları hastalıkları sindirim sistemi, böbrek kum ve taşları ile kan şekerini düşürmede ve romarizmal rahatsızlıklarda etkilidir

Alıç Ekstresi
Alıç ağacının yaprak, çiçek ve meyveleri Orta Çağdan beri özellikle kalp destekleyici ve kalp-damar sistemi fonksiyonlarını normalize etmek için kullanılmaktadır. Avrupalı araştırmacılar, bu bitkinin kalp ve beyne akan kan akışını artırdığını, kalbi düzensiz atışlara (kalp ritm bozukluğu) karşı koruduğunu, kalbin kasılma gücünü artırdığını ve kan basıncını (tansiyon) dengelediğini göstermişlerdir...

Alman Papatyası Ekstresi
Alman Papatyası` nın çiçekleri %1-2 oranında uçucu yağlar, rezin ve flavonlar içermektedir. İçerik bakımından normal papatyadan daha üstün tutulmaktadır. İçerdiği aktif bileşikler alman papatyasına iltihap ve spazm giderici , bakteri öldürücü, ağrı kesici, depresyona ve strese karşı yatıştırıcı ve sakinleştirici, anti-allerjik, kas gevşetici (özellikle mide-bağırsak sisteminde), antiseptik ve dezenfektan özellikler vermektedir. Yüzyıllardır güvenle yan etkisiz bir şekilde kullanılmaktadır

Aloe Vera Ekstresi
Ünlü Mısır kraliçesi Kleopatra'nın cildini taze tutmak için aloe vera ile masaj yaptırdığını, Napolyon'un eşi Josephine'nin yine bu maddeyi ünlü süt banyosu terkibine eklediğini tarihi kaynaklardan biliyoruz. Aloe Vera; Kolit (kalın bağırsak iltihabı) ve peptik ülser gibi sindirim yolları tahrişlerine ve sivilce, egzema gibi cilt hastalıklarına karşı kullanılmasının yanı sıra ...

Aminoasit: L-Fenilalanin
L-Fenilalanin (LPA) alımı yorgunluk, depresyon ve vitiligo (ala) için yardımcı olabilmektedir. Vitiligo için, fenilalanin alımına ek olarak ultraviyole ışın terapisi veya hastalıklı bölgenin belirli süre naturel güneş ışığına maruz bırakılması gerekebilmektedir.

Arı Sütü
Arı sütü; işci arıların gırtlak bezelerinden salgılanan bir bal emülsiyonudur. Kraliçe arının besini olup, besin değeri son derece yüksektir. Bu besinde, kraliçe arının niçin inanılmaz büyük (iri), uzun ömürlü, verimli ve diğer arılarla mukayese edildiğinde neden daha fazla enerjiye sahip olduğunun sırrı saklıdır. Araştırmalar, arı sütünün insan vücuduna da, en az kraliçe arıya sağladığı yayar kadar yarar sağladığını ortaya koymaktadır.

Atkestanesi Ekstresi
Dolaşım sistemini (Kan damarlarını) güçlendirici ve tedavi edici etkiye sahip atkestanesi; toplardamar genişlemesi olan hemoroit (basur) ve varislerin tedavisinde, burkulma, spor yaralanmaları ve darbelerden ileri gelen vücuttaki şişmelerin engellenmesi ve iyileştirilmesinde, sıklıkla bacaklardaki varislere bağlı olarak oluşan yara, ağrı, ödem ve ağırlık hissinde başarıyla kullanılmaktadır...

Bromelain-Ananas
Bromelain; Ananas bitkisinden (Ananas comosus) elde edilen proteolitik özellikli (protein sindirici) bir enzimdir. Antiinflamatuar (iltihap giderici) etkisi sayesinde romatoid artrit (Rhumatoid arthritis) ve sinüzit (sinusitis) tedavisinde yardımcı olduğu klinik çalışmalarla kanıtlanmıştır ...

Çam Kabuğu Ekstresi
Çam Kabuğu (Pycnogenol); Güneybatı Fransa'da yetişen Fransız sahil çamının kabuklarından elde edilen konsantre bir maddedir. İçerdiği polifenollar doğada bulunan en kuvvetli antioksidan özellikli maddelerdendir. Anti-ageing özelliği sayesinde yaşlanma etkilerini azaltmakta ve...

Çilorella Ekstresi
Çilorella tek hücreli bir tatlı su yosunu (alg) olup; 2,5 milyar yıldır genetik yapısı hiç değişmeyen ender bir canlıdır. Çilorella'nın tek hücreli yapısı; onun eşsiz türünün ve vitamin, protein, mineral, amino asitler, nükleik asitler (RNA,DNA), temel yağ asitleri, enzimler ve karotenoidlerin yoğun bir kaynağı olmasına büyük bir avantaj sağlamaktadır. Çilorella, 20'den fazla vitamin ve mineralin yanısıra bol miktarda doğal beta-karoten de (Bağışıklık sistemini güçlendirici ve kansere karşı koruyucu) içermektedir

Çuha Çiçeği Yağı
Çuha Çiçeği tohumlarının belirli bir sıcaklık ve basınç altında preslenmesi sonucu elde edilmiş tamamen doğal bir üründür. Hiçbir ek katkı maddesi içermez. Yüksek oranda Gamma -Linoleik Asit (GLA), potasyum ve mağnezyum içerir. GLA önemli yağ asitlerinden biridir. GLA sağlık için gereklidir çünkü vücuttaki bütün organları kontrol eden ve hormonlara benzer etki gösteren maddelerin (Prostoglandin-PGS) üretiminde kullanılır. Bu bileşikler özellikle kalp ve dolaşım sistemi, deri ve savunma sisteminde etkilidir

Damiana Ekstresi
Damiana Ekstresi; Almanya ve İngiltere'de yaprakları yaygın olarak aşırı zihinsel aktivite ve sinirsel yorgunluğa karşı ve hormonal, merkezi sinir sistemi üzerine kuvvet verici bir tonik olarak kullanılmaktadır. Hollanda'da ise sadece seksüel başarıları için değil aynı zamanda üreme organları üzerindeki pozitif etkilerinden dolayı da çok saygın bir bitkidir. Anavatanı olan Meksika'da ise afrodizyak (Cinsel istek arttıcı), uyarıcı, kuvvetlendirici ve idrar arttırıcı olarak ünlenmiştir

Doğal Kas Güçlendirici - Kreatin
Amerika'da çeşitli sporcular üzerinde yapılan testlerde 28 gün boyunca düzenli kreatin alan sporcularda yağsız kas miktarında ve kaldırılan ağırlıklarda, kreatin kullanmayan fakat aynı egzersizlere katılan sporculara göre ortalama %51 oranında artış gözlenmiştir. 1992 Barcelona (İspanya) Olimpiyatları'nda ...

Diğer Doğal Ürünler

Doğal Kas Güçlendirici - BCAA
BCAA lar kas dokularının muhafazası için gereklidir ve kaslardaki glikojen depolarının korunması şeklinde kendilerini belli ederler. Glikojen (glycogen) karbonhidratların bir depolanma şekli olup, enerjiye dönüştürülebilirler. BCAA'lar aynı zamanda egzersiz, sportif aktivite veya yoğun bedensel faaliyet esnasında kaslardaki protein yıkımının önlenmesine yardımcı olurlar...

Folik Asit Tableti
Folik asit, hücre yapı taşlarının, kırmızı kan hücrelerinin (akyuvarlar) ve sinir dokularının oluşumunda etkilidir. Gebelikte görülen kansızlığın en büyük sebebi de folik asit eksikliği olarak çıkıyor karşımıza. Günlük yaşantımızda ateşli hastalıklar, dişlerdeki kanamalar ve plakalar için yardımcı bir tedavi olan folik asit, dişeti hastalıklarının tedavisinde de kullanılıyor. Yani ağız sağlığı konusunda da gerçekten önemli...

Goraka Ekstresi
Goraka Ekstresi, Güneydoğu Asya`da yetişen Goraka ağacının kabuklarından standardize edilerek elde edilmiştir. Yüksek oranda HCA içerir ve doğal bir diyet ürünüdür. Goraka Ekstresi merkezi sinir sistemini uyarmaksızın doğal kilo kaybını sağlar ve merkezi sinir sistemini uyaran maddelerin kullanımından meydana gelen yan etkilere sebep olmaz

Gotu Kola Ekstresi
Gotu Kola özellikle bacaklardaki kan arttırmaktadır. Bu amaçla varis, selülit gibi sorunlara karşı koruyucu olarak ve bacaklardaki yetersiz kan akımını arttırmak amacıyla kullanılmaktadır. Gotu Kola, kan akımı ve nörotransmitterler üzerindeki etkisi sayesinde hafıza zayıflığı, unutkanlık ve konsantrasyon sorunları için de kullanılmaktadır

Gümüşdüğme Ekstresi
Eski Yunan ve Romalı'lar, Yunanlı Hekim Dioscorides'in kayıtlarına göre bu bitkinin sap, yaprak ve çiçeklerini, ateş düşürücü, baş ağrıları ve bunlara eşlik eden bulantı, depresyon gibi semptomlara, mide ağrıları ile düzensiz adet görmeye karşı kullanmaktaydılar. 1980'lerin başında bitkinin taze yaprakları bazı Avrupa ülkelerinde migrene karşı kullanılmaya başlanınca, modern herbalisler, bazı üniversiteler ve klinikler bir dizi araştırmaya başladılar.

Hayıt Meyvesi Ekstresi
Adet öncesi sendromlar (PMS), adet zorlukları ve menopoz kadınlık tarihi kadar eski problemlerdir. Şüphesizki doğal terapi yöntemleri bu alanda da yol göstermektedir. Hayıt meyvesi her yaştaki kadın için ebedi bir bitkisel çaredir. Adet öncesi gerginlik (PMT), genellikle östrojen (oestrogen) ve progesteron (progesterone) hormonları arasında dengesizliğe neden olur. Progesteron'un göreceli noksanlığı; adet gecikmesi, göğüslerin hassasiyeti, sancı, kramp ve depresyon gibi semptomlardan sorumlu rahatsızlıklara yol açar. Hayıt bu semptomların giderilmesinde veya azaltılmasında etkilidir.
ALINTIDIR